Benim dişçi korkum aslında 8-9 yaşlarıma dayanıyor. Öndeki süt dişlerimden bir tanesi sallanmaya başlamıştı ama henüz düşme kıvamına gelmemişti. Babamla birlikte bulunduğumuz ilçedeki diş hekiminin yolunu tutmuştuk. Diş hekimi son derece babacan bir edayla sakin ol bir şey yapmayacağım sadece kontrol edeceğim diyerek elini ağzıma soktu ve dişimi tuttu. Sonrası benim için travma çünkü aptal adamın niyeti eliyle dişimi çekmekmiş. Tabiki çok canım yandı ve çok korktum. Benim için son dişçi randevusu o gün oldu. Taki iki sene önceye kadar. 20 'lik dişim kocaman iltihaplanınca ve iki hafta boyunca geçmeyince artık pes edip arkadaşımın önerdiği bir dişçiye gitmiştim. Tabiki gün boyu stres yaparak, sürekli iğnenin bana doğru yaklaştığı görüntü kafamda dönerek, neyseki hiç te korktuğum gibi olmadı.
Sanırım benim çocukluğumdan bu yana dişçilerin yaklaşımı oldukça değişmiş :). Yada bilmiyorum gittiğim yer özel olduğu için de bu kadar ihtimam gösteriyor olabilirler ama benimle konuşmasından muayene tarzına kadar her şey çok farklıydı. Bence dişçi korkusunu yenmek için bir numaralı altın kural dişçiyi iyi seçmek. Doktorun pozitif yaklaşımı ve size en ince detaylarına kadar yalnızca tedaviyi değil niye başınıza böyle bir durum geldiğini açıklaması çok önemli. O kadar detay bilmek zorunda değilsiniz belki ama başınıza neyin neden geldiğini sorgulamak sonrasında alınacak tedbirler için çok önemli. İlk defa o doktorun muayenehanesinde iğne korkumu büyük oranda yendim mesela çünkü hiç canım acımadı. Meğer iğne yapmanında tekniği ve püf noktaları varmış. Önce jel ile iğne yapılacak yerleri güzelce uyuşturuyorlar. Sonra incecik iğneleri acele etmeden yavaş yavaş sıkıyorlar. Eğer iğne aniden sıkılırsa anestezi maddesi damarlara aniden baskı yaptığı için aslında canımız yanıyormuş yani iğne girdi diye değil. Benim korkumu bildiği için çok özenle ve aralıklarla anestezi işlemini yaptılar. Sonrası zaten uyuşukluk ve şişlik hissi. Bir takım aletler oyup duruyor ama acı hissetmeyince o kısım rahat geçiyor ben yine de geriliyorum tabi. İşte böylesine güzel bir dişçi deneyiminden sonra tekrar dolgu yapılmak üzere sözleştik ancak ben iş yoğunluğu vs bahane ederek gitmedim bir daha. Evet çok güzel geçti her şey süperdi ama uzaklaşınca yine korktum işte. Zaten 20 lik dişimin korkusuyla gitmiştim şimdi yeni bir ağrı sızı olmayınca erteledikçe erteledim.
Bu arada dişlerim kanıyordu zaman geçtikçe daha çok kanamaya başladı, ama ben yine erteliyordum tabiki. Taki düne kadar, of çok tembelim. Ama artık konuşamaz , gülemez hale gelmiştim. Dişlerim çok kanadığı için fırçalamaktanda çekiniyordum sanıyordumki fırçaladığım için kanıyor diş etlerim hassas ama meğer o öyle değilmiş.
Bir önceki doktorum çok iyi demiştim ya dün gittiğim doktor çok çok çok iyiydi. Zaten bir önceki doktorumun dişçisi :). Güldüğüme bakmayın ben herhalde çürüklerden oluyor bu ağzımdaki koku vs diye düşünürken meğer çok daha dramatik ve çürük vs den çok daha vahim bir hastalığım varmış: Diş taşlarına bağlı gelişen kemik erimesi. Dişlerimizi hizada tutan yaklaşık 2cm kalınlığında bir kemik varmış altta üstte. Bakteriler işte diş eti, diş ve bu kemiğin arasında çoğalarak kemiğin erimesini ve dişin bu kemikten ayrılmasını sağlıyormuş. Tabiki bu oluşumun dereceleri var. Seviye arttıkça durumun vahameti artıyor. Benim orta seviyeymiş. Bir sonraki seviyeye gelirsem diş kayıpları yaşamaya başlayacakmışım. Yani 40 yaşında çok rahat 2-3 dişini kaybedersin böyle giderse dedi. 25-30 yaş arası ise bu hastalık çok agresif ve hızlı bir şekilde ilerliyormuş. Kaybedilen dişlerin yerine yenisi de konamıyor çünkü kemik erimesi olduğu için diş tutmuyormuş, dahası feci bir ağız kokusu alıp başını gidiyormuş. İşin özeti artık korkuların ardına sığınıp dişçiden kaçmak yok. Benim yıllarca ve anlamsızca kaçışlarım, kanıyor diye doğru düzgün fırçalamayışlarım yüzünden meğer dişlerim elden gidiyormuş. Hatta eğer hamile kalsaydın bu dişlerle ya düşük yapardın yada erken doğum dedi, artık siz düşünün.
Hemen tedaviye başladık. Aynı anda yaparsa kaldıramayacağım için tedaviyi ikiye böldü. Önce üst dişler temizlendi. Dişlerini temizletenler bilirler zaten süreci bana yapılan temizletmenin bir iki tık daha ağırı oldu çünkü dişlerin köküne yani diş etinin altlarına kazıma yapıldı. Anestezisiz mümkün olmayan bir tedaviymiş o yüzden yine gelsin iğneler. Ben tabiki yine stresten strese koştum, boncuk boncuk terledim, bi ara baktım küçük parmağım sandaletten dışarı çıkmış bana el sallıyor :) nasıl oynatıyorsam artık farkında değilim.
Önceki dişçide bu korkuyu yendim sanıyordum ama dişçi değişince korkuda sıfırlandı. Ama neyseki bu sefer öncekinden de iyi bir deneyim oldu. bol bol uyuştum yani ata yapsalar devrilir uyurdu o derece :))
Ve gelelim size bahsetmek istediğim en önemli kısma. Kanıyor diye fırçalamamak değil tam tersine daha iyi fırçalamak gerekiyormuş. Fırçaladıkça kanamada azalacakmış. Sabah ve akşam minimum 3 dk üst en arkadan başlayarak yuvarlak hareketlerle ve her bölgede 10 sn kalarak bütün dişleri bu şekilde fırçalamamı tembih etti. Her akşam ise reçete ettiği özel gargara ile dişlerimi çalkalıycam ve en az 1 dakika ağzımda bekletecekmişim. 1 dk olması çok önemliymiş o kadar süre durmazsa çalkalamanın hiç bir anlamı yok dedi.
İlk gün tabi ki çok kolay geçmedi, ağzımda sürekli kan tadı oldu ve hafif hafif sızlamalar devam etti ama ben tembih edildiği şekilde fırçalamaya başladım. Bugün ikinci gün ve hiç kanama olmadı.
İnanamadım gerçekten son üç yıldır kanamasız bir fırçalama yaşamayan ben bu şiddette ve uzunlukta dişimi fırçalamama rağmen tek damla kırmızılık yok. O kadar mutlu oldum ki anlatamam. Sonuç bekliyordum da bu kadar çabuk değil. Meğer ne boşuna çekiyormuşum kanamaları, komplekse giriyormuşum onca zaman, rahat rahat gülemiyordum bile.
Sanırım doktorun dramatik konuşması ve emir verir tarzda detayıyla yapmam gerekenleri talimatlandırması beni de ciddi şekilde disipline etti. Bundan sonra ağız bakımını hayat rutinim içine yerleştireceğim. Eğer dişlerinizdeki problem benim gibi yaşam standardınızı düşürecek noktaya geldiyse ve ciddi korkularınız varsa size önerim iyi bir dişçi bulmakla işe başlayın. Belki de bütün dişçiler iyidir bilmiyorum ama benim korkumu yenmemdeki tek faktör dişçi oldu. Hala korkuyorum evet kim ister ki ağzının içine iğne olsun ama biliyorum ki emin ellerdeyim belli bir güven inşa oldu ilki kadar zor olmayacağını düşünüyorum bu sefer :)
İkinci tedaviyi de olduktan sonra bu konuda deneyimlerimi paylaşmaya devam edeceğim. Herkes benim gibi ödlek değil muhtemelen ama bir kaç kişi için mutlaka faydalı olur diye düşünüyorum, diş taşı deyip geçmemek lazımmış meğer..
Şimdi Miskintoşum olsaydı oda kucağıma kıvrılır ben yazarken arada klavyenin üzerine yatardı. Her şey daha güzel olurdu.... Tam bugün 1 ay oldu toprağa vereli ama sanki daha uzun zaman geçmiş gibi geliyor nedense belki evde olmadığı için... Yeterli zaman sonra yine karşıma zor durumda bir kedi çıkarsa sahiplenirim diye düşünüyorum ama bazen bu fikir beni çok korkutuyor. Bir daha aynı şeyleri yaşayabilir miyim bilmiyorum. Miskin'in ölümünü çok zor kabullendim. Genelde duvarları olan biriyim ve bağlanma, özleme gibi duyguları derinden yaşamam.Hayatımda bu kadar üzüldüğüm ve göz yaşı döktüğüm, özlediğim bir şey olmadı. En fazla işle ilgili yaşadığım sorunlara üzülmüşlüğüm var o kadar. Ama şimdi olurda yeniden sahiplenirsem bu defa iki kardeş kedi almayı düşünüyorum. Birbirlerini daha çok sevsinler, birbirlerine bağlansınlar , gündüz sıkılıyorlarmı diye düşünmeyeyim. Ben ikinci bir kişi olayım onlar için diye düşünüyorum. Böylece ben de çok fazla bağlanmamış olurum. Yine çok severim o ayrı ama Miskin'in tek kedi olması sebebiyle de çok vakit geçirip oyun oynadığımızdan onun her şeyi ben olmuştum, oda benim tabi. Şimdi bu kadar birebir bir ilişki kurmak çok gözümü korkutuyor. Neyse artık bunları zaman gösterecek. Bu sefer farklı bir konuda bir şeyler yazayım diye başlamıştım ama yine sonunu Miskin'e bağlamayı başardım galiba...
Sevgiler,
M