Bugün sabah rastgele kanallar arasında dolaşırken İz Tv 'de "Kedici" programına rast geldim. Nasıl mutlu oldum anlatamam. İlk defa izledim ve benim çok hoşuma gitti program formatı.
Farklı kedi sahipleri ve kedilerinin komik hikayelerini izleyerek güldüm. İz Tv Digitürk kanal 182' de yayınlanıyor. Uydu yada D-Smart' ta da olabilir.
Program detaylarına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
http://www.iztv.com.tr/kusaklar/program-bi-kedi-gordum-sanki
Çekimler Ankara'da bulunan kedi hastanesinde yapılmış. Benim izlediğim bölümde bir tane minik sarı kedi vardı resmen dişlerim kamaştı, ağzım sulandı diyebilirim :) Denk gelirseniz izleyin mutlaka :)
Başlıkta yazdığım "Bekleyiş" ise Amerika'ya gidiyor muyuz gitmiyor muyuz onun bekleyişi...
Geçtiğimiz hafta gitmek istediğim okula başvurumu gönderdim. Bu hafta muhtemelen olumlu yada olumsuz dönecekler. Başvuruyu yaptıktan sonra çok garip duygular içerisine girdim. Dün kedi sahiplendirme sitelerini gezdim mesela. Eğer olumlu olursa çok sevineceğim, benim için bir hayal gerçek olmuş olacak. Ama öte yandan kabul edilmezsem ve Türkiye'de kalacağımız kesinleşirse kedi sahiplenmeyi planlıyorum bu yüzden de çok heyecanlıyım. Yani hem olsun istiyorum, hem bir yandan da olmasın istiyorum.
Miskin'i hala özlüyorum. Her gün aklıma geliyor bir sebepten. Aslında yeni bir kedi sahiplenmek ile ilgili korkularım da yok değil. İnsan doğasının bir parçası gereği sürekli kıyaslar mıyım diye düşünüyorum mesela. Benim oğlum çok uslu çok iyi huylu bir kediydi, gece miyavlamaları dışında :). Yeni gelecek kedi nasıl olacak kim bilir... Eşim sevecek mi mesela.. Onun sevgisi Miskin'e karşıydı. Yeni kedi almamıza da en çok o karşı çıkıyor. Ne çabuk unutuyorsun Miskin'i diyor. Ben bir daha aynı kaybı yaşamak istemiyorum sen nasıl göze alıyorsun diyor. Aslında bende korkuyorum ama hepimiz ölmeyecek miyiz zaten, hangimizin garantisi var ki ? Yada birbirimizi kaybetmeyecek miyiz? Kendimizi, Annemizi, babamızı, söylemek istemiyorum ama çocuklarımızı ..
Hayat bu kadar endişeyi taşımak ve bir şeylerden korkmak için çok kısa değil mi sizce de?
Zaten her yaşadığımız an aslında bir mucize ve kutlanması gereken bir zaman değil mi ? Neyin garantisi varki şu hayatta kendimizi maddi olarak bu kadar bağlıyoruz. Bir evimiz olsun diye yıllarca maaşımız kadar taksitler ödüyoruz. Yeri geliyor boğazımızdan, gezmemizden, eğlenmemizden kısıyoruz. Hayatı bu kadar kesin gördüren ne bize acaba ? Ben artık sevdiğim , eğlendiğim şeylere öncelik veriyorum. Elbette söylemek istediğim şey "Ağustos Böcekliği" yapalım, değil içimizdeki "Karınca"yı kaybetmeyelim ama hala yaşıyorken hayattan da keyif almayı bilelim. Kendimizi mutlu edelim. Eşimiz, çocuğumuz yada başkaları için değil ilk önce kendimiz için yaşayalım. Kendi ruh sağlığımız yerinde olursa, mutlu olursak zaten etrafımızı da mutlu etmez miyiz?
Benim son zamanlardaki ruh halim böyle. Belki 30 yaşına girmiş olmak bu düşünceleri depreştirmiş olabilir. Zaman artık daha hızlı akıyor gibi sanki , vakit kaybetmek istemiyorum :)
Herkese mutlu ve patili cumartesiler,
M
20 Şubat 2016 Cumartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Popüler Yayınlar
-
yeniden merhaba , kedi mamaları ile ilgili ayrıca detaylı yazılar hazırlayacağım fakat ondan önce arada aklıma gelen soruları ve interne...
-
Merhaba, Bugün hastalığı keşfedeli üç gün oluyor. Aslında içimden yazmak gelmiyor artık ama aynı durumda olabilecek bizim gibi umutsuzca ç...
-
Merhaba, Henüz bloğu yeni açtığımda bahsettiğim üzere kedimizi bayramdan sonra almayı planlıyoruz. Artık Eylül ayına girmiş bulunduğumuz i...
-
Hastalığı ilk öğrendiğimden beri aklımdan geçen cümlelerden biri bu olmuştu. Sen daha miniciksin 9 aylıksın yaşını bile doldurmadın ki M...