DENEDİĞİM ÜRÜNLER

31 Temmuz 2014 Perşembe

Bugün varım yarın yokum

Dün gece sabaha karşı saat 4'te nihayet evimize ulaşabildik. Bu defa dönüş çilesinden bende nasibimi aldım. Malesef yolumuzu oldukça kısaltan Yalova-Yenikapı deniz otobüsünü Bursa'daki anlamsız 2 saatlik trafik yüzünden kaçırınca bütün plan altüst oldu. Topçularda 2,5 saatlik bir bekleyişin ardından  feribota binerken gözlerim kapanıyordu, tekrar açtığımda meğer iniyormuşuz ben hala biniyoruz sanıyorum, eşimde benimle dalga geçiyor :)

Bu gidiş ve dönüş çilelerine bir çözüm bulunur mu bilmem ama ben İstanbul'dan taşınmak istiyorum arkadaş. Trafiği, kalabalığı, gürültüsü sürekli bir heyecan, bir stres. Artık hem maddi hem manevi tüketimin minimum olduğu sakin bir hayat istiyorum...

Herneyse bir tatili daha arkamızda bırakmış olduk. Ama çok değil yarın yine yollara düşüyoruz. Önümüzdeki hafta da izin kullanmaya karar verdik. Bu yazın son tatilini yapmak üzere Assos'a doğru yola koyulmuş olacağız. Bu sebeple dönüş çilesi bile vız geldi yahuu!!

Tatil arasında neler yaptığımdan da biraz bahsedeyim. Balıkesir'e gidince kumaş ve ipleri de alacağımı söylemiştim. Hemen bir fotoğrafını koyayım.






 Kumaşçıya gittim ama adam bana ne tip bir kumaş istediğimi sorunca kalakaldım. Bilmiyorumki ne istediğimi. Neyseki ne dikmek istediğimi söyledim de o da bana uygun kumaşlar konusuda yol gösterdi . Arada bir sürü anlamadığım kumaş terimleri söyledi. Bende kafama göre 50 cm her birinden kestirdim. Ne yapıcam bakalım bende bilmiyorum. 



Bu dikiş macerasında en çok hoşuma giden şey ben dikiş makinası almak istiyorum dediğim de eşimin de hemen negatif yaklaşımda bulunmadan "al tabi" demesi oldu. Bu kadar destekleyeceğini beklemiyordum çünkü bazı arkadaşlarım bile bu konuda pek teşvik edici konuşmadı. Herkes biraz demode bir işmiş gibi bakıyor,  Hemen ilk soru ne dikeceksin oluyor, ne işe yarayacak? E bir tane diktin sonra ne yapacaksın? İnsanlar neden bir kere de kendi kriterlerine veya zevklerine göre karşısındakini sorgulamadan destek olmazlar ki anlamıyorum. Sanki her şey bir amaca hizmet etmek zorunda mı, ben dikerken keyif alacaksam bundan daha önemli bir amaç olabilir mi? Seri üretim yapacak sabah akşam dikecek halim yok, zaman zaman keyfim istedikçe geçeceğim başına eğleneceğim işte daha ne olsun :). 

Pinterest'te o kadar güzel örneklerini gördüm ki, çarpı iş için de malzeme aldım. Aşağıdakiler de ipliklerim. 





Bu arada tüm bunlara ne kadar harcadım diye merak eden varsa, kumaşların metre fiyatı 9-10 TLarasında değişiyordu. Etamin iplikleri tanesi 3 tl, drima dikiş iplikleri 2 tl, etamin kumaşları ise parçası 4,5 tl'di. Toplu alınca biraz fazla masraf ettim ama sonuçta er yada geç alınacaktı. Hatta aslında daha düz renk kumaş ta almam lazım.

Sol altta gördüğünüz elma desenli hafif kalın kumaşı kedi yatağı için aldım. Tamamlayıcı bir renk polar kumaş bulursam ilk dikeceğim şeylerden biri de o olacak :).

Kedi konusunda gelişmeler hala güzel. Bir ara hayvanlardan konuşurken eşim acaba kedi yerine küçük ırk bir köpek mi almayı düşünsek dedi. Düşündüm düşündüm önce biraz aklıma yatar gibi oldu ama sonra köpekleri çok sevsem de kedilere zaafım ayrı. İnternette biraz araştırma yaptım ve yine kedinin bizim için daha ideal bir ev arkadaşı olduğu düşüncesi ağır bastı. Bilemiyorum aksini düşünenler vardır.  Ben olaya bizim imkanlarımız ve evimizin büyüklüğü açısından bakıyorum. Gönül isterki barınaklardaki tüm köpekler benim olsun ama vaziyet belli..

Neyse efendim yazıının sonuna gelelim, son tatilime çıkacağım için inceden bir hüzün olsa da bünyemde genel bir bayram havası hakim. Artık bavulları kapatmamız gerekiyor,  tekrar görüşünceye dek kendinize iyi bakın :))




                   Fotoğraf :  Kedi sevgimi bilen arkadaşım B. nin benim için çektiği tosuncuk, nasılda huzurlu uyuyor .


25 Temmuz 2014 Cuma

Mutlu Bayramlar

Ben bu gece 01.00 itibarı ile memleketim olan Balıkesir'e doğru yollara düşüyorum. Bayramda bol bol ailemle vakit geçirmek, günlük telaşlar ve iş yoğunluklarının benden çaldığı vakitleri geri kazanmak niyetindeyim. Şanslıyım ki ailemde bayramı yazlıkta geçirecek ve bu ziyaret mini bir tatile de dönüşmüş olacak,heyyo =)


                                         kendime not: aile ve arkadaşlarına daha çok vakit ayır!

Malesef bayramı birleştiremeyenlerdenim perşembe günü iş başı yapacağım ama her şeye rağmen çok mutluyum. Çarşamba akşamına kadar üzülmeyi erteliyorum..

Size de sevdiklerinizle geçireceğiniz keyifli, mutlu bayram tatilleri dilerim..

Sevgiler..

24 Temmuz 2014 Perşembe

Belgesel : The Secret Life of the Cat



Benim gibi kedi takıntılılar boş vakitlerinde izleyebilir , kendilerin gizli hayatını anlatan  eğlenceli bir belgesel. Keşkem o evlerde biz yaşasaydık o zaman bir değil on tane kedi besleyebilirdim...

23 Temmuz 2014 Çarşamba

Kuduz Maceram

Malum kedi sahiplenmek isteyen bir insan olarak ev içerisinde kedi deneyimim yok. Fakat bolca sokak kedisi deneyimim mevcut. bu sebepten bizim evde her zaman kedi maması bulunur. Çünkü ben ne zaman evin etrafında kedi görsem hemen beslemeye sonra da sevmeye çalışırım. Bir ara çok tatlı tüy yumağı bir dostum vardı. Her akşam benim işe dönüş saatimde asansörün önünde bekliyor olurdu. Bende aceleyle yukarıya çıkar hemen bir tabak mama ile geri dönerdim. O mama yerdi ben seyrederdim sonra biraz oynardık. Hatta gitme diye ayaklarımı yakalar bırakmazdı kerata. Arada hafiften çizerdi de yanlışlıkla ama aklıma kuduz filan gelmezdi.

Bu böyle iki ay devam etti. Sonra bir gün yok oldu. Böyle olunca da insan çok kötü oluyor. Tamam sahibi değilsin ama onca zaman bir hukukun oluyor, alışıyorsun, seviyorsun. Kaybolunca da endişeleniyorsun. Neyse bu sevimliyi malesef uzun süre göremedim. Sonra bir gün evin yakınındaki bir markete gittiğimde ne göreyim bu zilli market kapısını mesken tutmuş. Her görende marketten çıkarken mama alıp buncağıza veriyor. Öyle görünce biraz içim rahat etti en azından başına kötü bir iş gelmemiş dedim ama sonra bir daha göremedim. Umarım biri sahiplenmiştir, mutludur şimdi. Bu kısmı anlatmasamda olurdu ama kendime hatırlatmak için yazdım :)

Neyse aradan çok zaman geçmeden başka bir kedi dost belirmeye başladı. İri yapılı,  ağır abilerden. Hani şu yüzü amca gibi görmüş geçirmiş olanlardan. Bu sefer onu beslemeye başlamadım. Bir hafta geçti böyle bir akşam üstü göbeğini açtı bana. Biliyorum kedilerin göbeği ellenmez ama öyle açınca insan sanki sevmeyince ayıp olacakmış gücenecekmiş gibi geliyor =) (biliyorum saçma ) Hafifçe elimi yaklaştırırken iki patisiyle tutma hareketi yaptı bende panikle geri çektim o ara olan oldu elim çizildi.

Doğru dürüst kan man akmadı bende çok önemsemedim. Hemen gittim sabunla yıkadım. akşamına annemlerle konuşurken söyleme gafletinde bulundum. Hemen babamla annem bir ağızdan atladılar kuduz aşısı ol , çok tehlikeli, bak geri dönüşü yok bu işin gibilerinden korkuttular beni. Yine önemsemedim ama düştü mü kurt. İnternetten araştırayım dedim hep araştırdıklarım aşı olmuş. Bir gün geçti bu arada. Ertesi gün daha fazla dayanamadım dedim bir gideyim en azından doktor baksın belki gerek yok der geri yollar diye düşündüm.

Çok safmışım. Doktor onunlamı uğraşıcak adam ne diye risk alsın , basar aşıyı geçer tabi. Ben sanıyorumki evin yanındaki özel hastaneye gitsek bu iş çözülür. Yok efendim öyle her yerde bu aşıdan yokmuş. Yalnızca devlet hastanelerinde bulunuyormuş. Listesi de buyrun aşağıda.


1. Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi
2. Şişli Etfal EAH
3. Haydarpaşa Numune EAH
4. Kartal Dr. Lütfi Kırdar EAH
5. Beykoz Devlet Hastanesi
6. Şile Devlet Hastanesi
7. Sarıyer İstinye Devlet Hastanesi
8.Silivri Prof.Dr. Necmi Ayanoğlu Silivri Devlet Hastanesi
9. Çatalca İlyas Çokay Devlet Hastanesi
10.Tacirler Eğitim Vakfı Sultanbeyli Devlet Hastanesi
11.Büyükçekmece Devlet Hastanesi
12.Ümraniye Eiğitim ve Araştırma Hastanesi
13.Lütfiye Nuri Burat Devlet Hastanesi


Bize en yakın Sarıyer gibi geldi. Çıktık yola. O günde Pazar, bir posta trafik çilesi çektikten sonra Sarıyer Acile ulaştık. Açıkçası hastane seçimimizden yana şikayet edemem çünkü işlemleri neredeyse hiç beklemeden hallettik. Aşı olacaklara tavsiye ederim. Orada Acildeki doktorda bir posta korkuttu. Bir gün geçmiş artık aşının faydası olmaz , olan olmuş gibilerinden sanki beş dakika sonra kuduracakmışım gibi triplerde, neyseki onu çok takıpta psikolojimi bozmadım..

Hemen bir doz aşımı oldum. Üzerine diğer koluma bir de tetanoz aşısıda vurdular. Üç gün sonra tekrar gel doktor karne verecek ve ikinci dozu yapacak dediler. 0. gün, 3. gün, 7. gün, 14. gün ve 28. günlerde oluyormuşsunuz. Sizi tırmaladıktan sonra 10 gün içerisinde kediyi sağlam görürseniz 4. ve 5. doza gerek kalmıyormuş. Bende oh dedim hiç yoktan kapının önünde bir yere gitmez bende son iki aşıdan yırtarım. Tabiki o öyle olmadı.

Bu arada bahsetmeden geçmemeyeyim. Kuduz mikrobu en çok ısırmayla geçiyormuş. Sonrasında düşük ihtimal fakat tırmalama ile de bulaşabiliyormuş . Hayvan patilerini ağzına sürdüyse, salyası bulaştıysa gibi sebeplerden.

Aslında hem biliyorum boşa oluyorum aşıları kuduz mikrobu taşıdığını sanmıyorum ama bir yandan da bu kuduzda çok fena bir şey. Yani kudurma yoluna girince geri dönüşü yok, sessiz sakinde gitmiyorsun acı çeke çeke . Hemşirenin de eli allahtan tüy gibiydi iğneleri olurken can yakmıyor ama aradan 2-3 gün geçince ağrısı çok kötü vuruyor özellike tetanozun. Dünyanın sonu değil ama gün içerisinde sürekli rahatsız ediyor, yatarken rahatsız ediyor bir ara kolumu nereye koyacağımı bilemedim.

Neyse üç gün sonra ikinci dozumu olmak üzere Enfeksiyon Bölümüne doktora gittim. Doktor demez mi madem sokak kedisi tırmaladı sana birde serum iğne yazayım. Masum köylü olarak oradan doktorun yazdıklarını aldım ve acildeki enjeksiyon bölümüne yollandım. Meğer o "serum iğne" dediği totodan şiş kalınlığında ( çok abartmayayım ama bir aşı iğnesi gibi değil) iğne ile yapılan bir şeymiş. Hem de hazır olun bir değil üç kerede. İkinci doz  aşıyı sakince oldum. Sıra iğnelere gelince hemşire biraz canınızı yakacak dedi ki yaktıda. Koca kazık olduğum için sesim çıkmadı ama gözlerim doldu :/. Bir süre oturmakta zorlandım desem yalan olmaz :). Hemen gitmeyin bir saat oyalanın cildinizde kırmızılıklar olursa geri gelin dedi. Neyseki bir şey olmadı. 7. gün yine gittim üçüncü dozumu almaya bu arada kediyi de hergün kontrol ediyorum aşşağıda mı diye. Her gün duran kedi  8. gün kayboldu. 9. gün, 10. gün. 11. gün geçti  yok yok yok..

14. gün geldi ve ben paşa paşa bir doz daha olmaya gittim. Ve son olarak 28. günü de gittim. Zaten dedim delik deşik olmuşum bir tane fazla bir tane eksik ne farkeder. İşte kuduzla imtihanım böyleydi. Aslında bütün o aşıları boşuna oldum ve vücuduma yazık kesin bir yerlerime bir zarar gelmiştir o kadar kimyasalla diye düşünüyorum. Sonuçta aşı olmakta kendi içinde riskli bir eylem. Hatta insanlar artık çocuklarına mümkün olduğunca az aşı yaptırmaya çalışıyorlar bu tip aşılardan kaçınıyorlarmış.

Bu olay benim için ders oldu. Artık sokak kedilerini besliyorum ama (fiziksel olarak)sevmiyorum. Yine dayanamıyorum arada başını seviyorum ama o kadar. Artık eve kendi kedimizi aldığımızda hasretimi gideririm diyorum avutuyorum gönlümü... Siz siz olun dikkat edin sevmek, sarılmak oynamak dünyanın en güzel şeyi ama işte ufacık bir tırmık güncelerce uğraştırabiliyor, tabi herkes benim kadar pimpirikli olmayabilir =)

sevgiler,



















18 Temmuz 2014 Cuma

Okudum : Kedi Babası

Bu sıcak cuma akşamından herkese merhaba,

Haftanın en sevdiğim günüdür cuma. Tatile henüz girmenin heyecanı, yaşanmamış dopdolu iki boş günün mutluluğu içimi kaplar. Fazla gezip tozan insanlar değiliz, çoğu haftasonum evde film-dizi izlemek, ipadden blog okumakla geçer, artık birde blog yazmakla ...Tahmin ettiğimden daha zormuş ama yazıyı tamamlayıp yayınla tuşuna basmakta ayrı bir keyif.

Bugünkü yazımın konusu yeni okuyup bitirdiğim "Kedi Babası ". Yazarı  Animal Planet kanalında yayınlanan " My Cat Form Hell" programının starı Jackson Galaxy. Programı mümkün olduğunca takip etmeye çalışıyorum. Açıkçası bazen izlemek korkutucuda olabiliyor =) yani ya bende kedi aldığımda aynı problemleri yaşarsam, ya çözüm bulamazsam diye insan korkmuyor değil ama neyseki bölüm sonlarında her şey tatlıya bağlanıyor. 








Bir heves D&R'dan kitabı satın alarak başladım okumaya ama benim için biraz hayal kırıklığı oldu. Kesin bir yorum yapmak için kitabı orjinal dilinde de okumak lazım fakat bazı çeviri hataları su götürmez bir şekilde barizdi. Yani mesela "kedilerinizi tırnaklarını söktürmeyin" ,  "kedilerinizin tırnaklarını kestirmeyin" şeklinde çevrilmiş ki bu gösteriyorki kitabı çeviren kişi doğru düzgün araştırma yapmadan konu hakkında azıcıkta olsa temel bilgilere sahip olmadan kitabı gelişi güzel çevirmiş.
Çünkü söktürmek yani "declawing" işlemi ile kedinin tırnaklarını kesmek çok farklı şeyler. Ayrıca kedilerin tırnaklarını kesmekte bir zarar yoktur, kitabın yazarı olan Jackson Galaxy'de bunu kendi sitesinde belirtiyor, hatta evde yaşayan kedilerin tırnakları sahipleri yada veteriner tarafından belli aralıklar ile kesilmelidir. "Declawing" denen ve Amerika'da kedi sahiplerinin sıkça uyguladığı işlem ise kedilerin tırnaklarını ameliyat ile kökünden söktürme işlemidir. Bu işlemin malesef kedilerde hem psikolojik hemde fiziksel sorunlara yol açtığı ifade edilmektedir. Hayvan hakları savunucularının ve pek çok hayvan severin ve veterinerlerin ve hatta kedi konusunda otorite sayılabilecek kişilerin karşı çıkmasına rağmen paragöz vicdansız veterinerler ve alık! kedi sahipleri tarafından hala yaptırılmaktadır.
Bu bahsettiğim hatalardan yalnızca biriydi. Kitabın genel dili de bence biraz problemliydi. 

Herneyse kitabın genel konusuna gelecek olursak, aslında daha çok Jackson Galaxy 'nin biyografisi gibi olmuş. Ben okurken çeviriye rağmen!! keyif alarak okudum.  Bir insanın bağımlılıklarından kurtulma mücadelesi oldukça dürüstçe ve her şeyi ortaya dökerek anlatılmış. Tabi kitap içerisinde Jackson Galaxy'nin çok sevdiği "Benny" isimli kedisi ile olan maceralarından da bahsediliyor, hatta malum sonlarında beni aldı yine bir ağlama :..(  

Ben kitabı D&R mağazasından aldım, internet fiyatına göre oldukça pahalı. İnternette 14.40 TL ben aldım 20 TL . Fark olur diye düşünüyordum ama 6 TL olacağını değil. Karşımda görünce dayanamadım alıverdim ama ayıp denen de bir şey var!!

Bu arada paylaşmak istediğim ufak bir şey daha var . Geçtiğimiz tatil dönüşü eşimin ailesine de uğradık. Annesi bana minik bir kaktüs hediye etti. O kadar şirin duruyor ki bayıldım. Eğer bol bol sulayıp güneşli bir yerde bırakırsam sarı renkli çiçekler açacakmış. İsmini minik koydum !
Henüz güzel bir saksı ayarlayamadım en kısa zamanda onuda yapıcam.

Sevgiler,








2 Temmuz 2014 Çarşamba

Kediler ve İnek Sütü Hakkında

Merhaba,

Çoğunlukla çocukluğumuzun çizgi filmlerinden alışık olduğumuz bir görüntü "süt içen kedi". Hatta geçmişte sokakta bir kedi görsem hemen süt alıp iyilik yaptığımı sanarak  içsinde diye bırakırdım. Fakat süt kediler için gerçekten faydalı mı? biraz araştırayım dedim. Çünkü  internet mecralarında  kedilere süt vermeyin diye bas bas bağırıyorlar. Neden vermememiz gerekiyormuş hazırsanız başlayalım,




Bir çok kedinin sindirim sistemi sütte bulunan laktoza karşı tolerans gösteremiyormuş ve bunun sonuncunda ya kedi içtiği sütü kusuyor,gaz  yada ishal oluyomuş. Yani kedinin şapırt şupurt sütü içmesine bakmamamız gerekiyormuş. Tabi bu her kedi için geçerli değilmiş. Bazı kedilerde bu tip bir sindirim sorunu gözlenmiyormuş. Aslında bunu okuyunca kendi çocukluğum aklıma geldi bende süt içtikten sonra midem bir gurul gurul olurdu, hafif rahatsızlık hissederdim. Tabi o zaman sütçülerin getirdiği organik sütler içiyorduk şimdi pastörize sütleri içiyoruz ve yetişkin olmamdan kaynaklandığı içinde  o kadar etkilemiyor sanırım artık beni. İşte buradan şuna geleceğimyavru bir kediye süt verirsek ve bu kedinin de laktoza toleransı yoksa ishalden sebep kediciği kaybetme riskimiz oluyormuş.

Yani kısaca kedimize süt vermek istiyorsak öncelikle bir kaşık ikram edip bir rahatsızlık oluyor mu gözlemlememiz gerekiyormuş, olmuyorsa ve kedimizi sütle ödüllendirmek istiyorsak (bazı kedilerin çok hoşuna gidiyormuş) günde bir kaşığı aşmamak kaydı ile gün aşırı vermemizde bir sakınca yokmuş. Yani iş yine dönüp dolaşıp kendi kedimizden alacağımız reaksiyonlara varıyor.

Bu konu ile ilgili bir diğer merak ettiğim konu ise  inek sütü yerine keçi sütü verip veremeyeceğimizdi. Bazı sitelerde yavru kedilere keçi sütü verilebileceğini okumuştum. Onun sebebi de keçi sütünün inek sütüne göre daha az laktoz içermesi , ve yine inek sütünde bulunan alerjen maddelerden casein'in de daha az olmasından kaynaklanıyormuş. Yani illa ödül olarak süt verilecekse keçi sütü vermek daha makul duruyor.

Besin değeri açısından olaya bakacak olursak yine pek çok kaynakta kedinin günlük mamaları zaten iyi seçilmiş kuru yada yaş mamalardan oluşuyorsa sütün pek bir fayda sağlamadığından bahsediliyor.Ancak 8 haftalıktan küçük kediler için anne sütü verilemiyorsa, zorunlu durum ise  inek sütü yerine keçi sütünün verilmesi tavsiye ediliyor.

Ayrıca bu kaynağa göre kedilere kesinlikle soya sütü verilmemeliymiş, bunuda unutmayalım. http://feline-nutrition.org/answers/answers-is-it-okay-for-my-cat-to-have-milk

Ben bunları okuduktan sonra ödül olarak ta süt vermeyi düşünmüyorum. Onun yerine linkteki http://www.kolaymama.com/Gimpet-Milk-Bits-Sutlu-Kedi-Odul-Tableti-50-Gr,PR-4569.html
ödül tabletinden almak daha makul geldi, tabi almadan bir  forumlarda da araştırıcam onlarıda güncelleme olarak burada paylaşırım.  Henüz diğer ödüllerle kıyaslama yapmadım ama fiyatı da uygun gibi geldi.



Siz kedilerinizi nelerle ödüllendiriyorsunuz?


diğer kaynaklar -okuduklarım
http://pets.webmd.com/cats/guide/cats-and-dairy-get-the-facts
http://www.pawnation.com/2013/01/11/7-facts-about-cats-and-milk/1
http://cats.knoji.com/is-goats-milk-safe-for-cats-to-drink/
http://catinthefridge.com/2013/06/05/is-goats-milk-healthy-for-your-pets/


1 Temmuz 2014 Salı

Haftanın Kedi Numarası :) Zil


Bende eğer bir kedim olursa bu numarayı öğretmek istiyorum  =)
Zile dokunan puf patiler rüyalarıma giriyor ,

sevgiler,


Popüler Yayınlar

Sayfalar