DENEDİĞİM ÜRÜNLER

14 Eylül 2015 Pazartesi

Ne kadar az tüketebilirsin?

Bugün tüketim ile ilgili çok güzel bir makale okudum. Zaten bir süredir az tüketmek, ihtiyacım kadar almak konusunda dikkat ediyordum ama yine de alışveriş sitelerine girip bir şeyler almama engel olmuyordu bu dikkat !

Amerika'ya gitme planı ile birlikte tabi para biriktirmekte mecburiyet oldu. Kendime bir hedef koydum. Önümüzdeki ay temmuz ayına kadar yeni kıyafet, ayakkabı, ev eşyası yada aksesuar almayacağım. Aşırı olmamakla beraber tüketimi alışkanlık haline getirmiş bir kişi olarak sanırım bu çok zor gelecek. Yani şu anda hiç zor gelmiyor ama bir ay sonra bakalım bağımlılar gibi komaya girecek miyim merak etmiyor değilim. Kendi üzerimde bir deney olsun bu da :))

Başta bahsettiğim makalede insanları tüketmenin değil tecrübe etmenin gerçekten mutlu ettiğinden bahsediyordu. Yani yeni bir ruj almak yerine arkadaşlarınla birlikte bir öğlen yemeği yemek. Yada yeni giysiler yerine tatile gitmek, seyahat etmek. Düşününce ben de en çok bu anılarla mutlu olduğumu farkettim. (Sahip olduğuma en mutlu olduğum elektronik olan ve evde yapışık gezdiğimiz Ipad'i hariç tutarım hehe). Bir yaz tatilini geçirmek için bir kot şort yeter insana yada iki çift bikini, sayısı beşi geçmeyecek kadar da tişört,  o zaman bu kocaman valizi ben ne gereksiz eşyalarla dolduruyorum diye sorarsın kendine. İnsan az  ama şık olan parçalar ile idare edebilir pekala.

Sadece mevzu kıyafet mi? Evimizi de pek çok gereksiz eşya ile dolduruyoruz. Zaten evde çok eşya sevmeyen biriydim öteden beri ama benim bile evi arındırma operasyonuna ihtiyacım var belli bir düzeyde. Misafir için tek nevresim takımı ayırmak yeterli örneğin ikinci takıma ihtiyacım yok aslında. Mutfağı dolduran tabak çanağa ne demeli. Ölene kadar yeni bir  mutfak eşyası almamı gerektirmeyecek kadar fazla tabak var...

Temmuza kadar bakalım bu fikirler değişecek mi hep birlikte göreceğiz. Dürüst olup arada kaçamak yapmayacağıma söz veriyorum ;)

Sanırım yavaş yavaş kendimi daha iyi tanıyorum..


3 Eylül 2015 Perşembe

Kelimelerin Gücü

Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba. Hep yazmak istedim, aklımda konular belirledim ama nedense bilgisayar başına geçince vazgeçtim. Şimdi hazırım sanırım...

Miskin'i kaybetme sürecinde hayatımın en mutsuz günlerini yaşadım. Kim ne derse desin umrumda değil Miskin'i kaybetmek benim için bir insanı kaybetmekten farksız oldu. Hatta bir insanı değil sanki kendi kolumu bacağımı gömmüşüm gibi geldi toprağa. Yaşamın anlamsızlığını, kısalığını bir kere daha hatırladım. Mutsuzluk beni yeniden düşünmeye, kendimi tekrar keşfetmeye sürükledi. Ben hayattan ne istiyordum? Mutluluk için mi yaşıyorum? Zevk için mi ? İnsanlığa hizmet için mi ?

Ben hayatı mutlu olmak ve güzel anılar biriktirmek için yaşıyorum sanırım. Her ne kadar bu anıların da bir anlamı olmadığını düşünsemde zavallı can bulmuş bünyem  en azından bir bütünken ve işliyorken bari mutlu olsun diye düşündüm. Benim için mutluluk nedir ? Beni ne mutlu eder? Bunları düşündüm uzun uzun. Hayattaki amaçlarımı, hayallerimi serdim masaya. Uzun yıllardır hep yurtdışına gitmenin hayalini kurmuştum, hep konuşmuştum ama konuşmada kalmış hiç bir icraatta bulunmamıştım.

Hep bir bahanem vardı, param yok, işim belirsiz vs. Sonra düşündüm. Bir insan bir şeyi yapmak isterse bence önünde kimse duramaz. Öyle yada böyle her şeyin üstesinden gelebilir yeter ki istesin. Benim karakterim de biraz öyledir zaten. Bir şeyi çok istediysem altından girip üstünden çıkar asılırım. Bir şeyi istersem ama emin değilsem denize olta atarım takılırsa olur, takılmazsa devam ederim. Ben uzun yılllardır denize olta attım bekliyordum işte. Şimdi ise olta takımını bir kenara atıp kendimi suya attım.

İşte kelimeler, konuşmalar, algıda seçicilik bu noktada bana bir sürü kapı açtı. Hayalimi gerçekleştirmenin pek çok yolu var ve ben bu yollar arasında dolanırken, yıllardır sürümcemede bıraktığım yüksek lisans tezimin öğrenci değişim programı sayesinde beni yurtdışına atabilecek bir fırsat olabileceğini keşfettim mesela. Şimdi okullar ile görüşüyorum, başvuru koşullarını belgelerini araştırıyorum bir yandan toefl çalışıyorum, bir yandan ingilizce kitap okuyorum.

Kısaca dünyevi dertlerden uzaklaşayım derken başka bir seviyede bu dertlerle uğraşır oldum aslında :).
Ama sonuçta yaşamın kuralı bu değil mi ? Bir şeyler yapmak istiyorsan bir bedel ödemek zorundasın. Dünyayı gezmek istiyorsam, bir yıl boyunca Amerika'da yaşayıp gezebileceksem bir kaç ay sıkılayım prosedürlerle uğraşayım razıyım ben. Amerika olmazsa Erasmus ile Avrupa...Ne olursa olsun hayalimi bir köşesinden gerçekleştirmeden bu sevdadan vazgeçmeyeceğim ...









Popüler Yayınlar

Sayfalar